Sanığın Maktulu Öldürürken Di̇ğer Sanığın Yanında Bulunması, Arabasını Uçurumdan Yuvarlaması, Elbi̇seleri̇ Yakması Hali̇nde.
Buradasınız: Anasayfa / Blog
SANIĞIN MAKTULU ÖLDÜRÜRKEN DİĞER SANIĞIN YANINDA BULUNMASI, ARABASINI UÇURUMDAN YUVARLAMASI, ELBİSELERİ YAKMASI HALİNDE.
SANIĞIN MAKTULU ÖLDÜRÜRKEN DİĞER SANIĞIN YANINDA BULUNMASI, ARABASINI UÇURUMDAN YUVARLAMASI, ELBİSELERİ YAKMASI HALİNDE SANIK YARDIM EDEN SIFATIYLA SORUMLUDUR .
SANIĞIN MAKTULU ÖLDÜRÜRKEN DİĞER SANIĞIN YANINDA BULUNMASI, ARABASINI UÇURUMDAN YUVARLAMASI, ELBİSELERİ YAKMASI HALİNDE.
T.C.
YARGITAY
BİRİNCİ CEZA DAİRESİ

 

Esas : 2023/3194
Karar : 2024/725
Tarih : 06.02.2024
  • KASTEN ÖLDÜRME
  • SANIĞIN ASLİ FAİL OLARAK OLAYA KATILDIĞINA DAİR SOMUT DELİL BULUNMAMASI
  • DİĞER SANIĞIN MAKTULÜ ÖLDÜRMESİ SIRASINDA YANINDA BULUNARAK - SUÇUN İŞLENMESİNİ KOLAYLAŞTIRMASI
  • DİĞER SANIKLA BİRLİKTE CESEDİ ARAÇ İÇERİSİNE KOYARAK KAZA GÖRÜNÜMÜ VERMEK AMACIYLA UÇURUMDAN YUVARLAMALARI
  • MAKTULÜN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ SİLAHI OLAY SONRASINDA SAKLAMALARI
  • ÜZERLERİNDEKİ KANLI ELBİSELERİ VE AYAKKABILARI SOBADA YAKMALARI
  • KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNA YARDIM EDEN OLARAK SORUMLU OLDUĞU
  • SUÇ DELİLLERİNİ YOK ETME, GİZLEME VEYA DEĞİŞTİRME SUÇUNUN OLUŞMAYACAĞI
ÖZET
sanığın asli fail olarak olaya katıldığına dair somut delil bulunmaması ancak diğer sanığın maktulü öldürmesi sırasında yanında bulunarak suçun işlenmesini kolaylaştırması, maktulün ölümünden sonra diğer sanıkla birlikte cesedi araç içerisine koyarak kaza görünümü vermek amacıyla uçurumdan yuvarlamaları, maktulün öldürüldüğü silahı olay sonrasında saklamaları, üzerlerindeki kanlı elbiseleri ve ayakkabıları da sobada yakmaları karşısında, sanık ...'ın diğer sanık ...'ın maktulü öldürme eylemine 5237 s. Kanun'un 39/2- (a) ve (c) bentleri kapsamında yardım eden sıfatıyla katıldığı gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ile kasten öldürme suçundan beraatine, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan hagb kararı verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

 

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SUÇ : Kasten öldürme

HÜKÜMLER : İstinaf başvurularının esastan reddi kararları

TEMYİZ EDENLER : Katılan vekili, sanık ... müdafii

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Kısmî temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanması, kısmî bozma

İlk Derece Mahkemesince sanıklar hakkında verilen hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararların; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 ... maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 ... maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanık ... müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

... Ağır Ceza Mahkemesinin, 25.10.2022 tarihli ve 2022/25 Esas, 2022/218 Karar sayılı kararları ile;

a) Sanık ... hakkında kasten öldürme suçundan, 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine,

b) Sanık ... hakkında kasten öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 81 ... maddesinin birinci fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası, 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 17 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve mahsuba,

Karar verilmiştir.

... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 18.01.2023 tarihli ve 2023/138 Esas, 2023/167 Karar sayılı kararları ile; sanıklar hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik katılan vekilinin, sanık ... müdafiinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 ... maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

A. Katılan Vekilinin Temyiz Sebepleri

Sanıkların eylemi fikir ve eylem birliği içinde planlayarak ve vahşice işlediklerine, nitelikli halden takdiri ve yasal indirim uygulanmaksızın cezalandırılmaları gerektiğine ilişkindir.

B. Sanık ... Müdafiinin Temyiz Sebepleri

Eylemin meşru savunma kapsamında kaldığına, haksız tahrik indiriminin azami miktarda uygulanması gerektiğine, takdiri indirim uygulanmamasının hatalı olduğuna ilişkindir.

 

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

Sanıkların enişteleri olan maktul ile aralarında dava konusu olaydan bir yıl önce düğünde olaylar yaşandığı, bu nedenle tarafların aralarında husumet bulunduğu, küs oldukları ve görüşmedikleri, olay günü maktulün, eşi katılan ...'i ... ziyareti için babasının evine bıraktıktan sonra sanıkların yaylasının bulunduğu bölgeye geçtiği, bölgede dolaştığı, sanık ...'ın eşi E.K.'nin dışarıya çıktığında evlerine yaklaşık 50-100 metre mesafede maktulün yeşil renkli aracında müzik dinlediğini gördüğü, eşine bu durumdan bahsettiği, sanık ...'ın da "buraya gelecek cesareti nereden bulmuş" diyerek dışarıya

çıktığı, eve tekrar girerek üzerini giyindiği, ne olur ne olmaz düşüncesi ile silahını ve 5-6 mermiyi yanına alarak aracına bindiği, eniştesinin bu sırada uzaklaştığı için görüş mesafesinden çıktığı, sanık ...'ın da taraflar arasında bir sıkıntı çıkmaması için kardeşinin aracına bindiği, maktulün kullandığı aracı takip etmeye başladıkları, yaklaşık 100 metre gittikten sonra aracın önüne geçerek eniştelerinin aracını durdurdukları, araçtan inerek eniştelerinin aracına yaklaştıkları, sanık ...'ın maktule neden geldiğini sorduğu, sanık ...'ın beyanlarına göre maktulün önce "burası yol ben geçerim" dediği, daha sonra ise "karını almaya geldim" dediği, sanık ...'ın maktulün elinde bıçak olduğunu görünce araçtan inmesini engellemeye çalıştığı, maktul elindeki bıçağı sallayınca sanık ...'ın aracın kapısını bıraktığı, maktulün araçtan indikten sonra sanık ...'a doğru bıçağı savurduğu, bıçağın sanık ...'ın sol koluna geldiği, bıçağı sallamaya devam edince sanık ...'ın silahla ateş ederek maktulü öldürdüğü, cesedin yaylalarının yakınında bulunması halinde kendilerinin öldürdüğü anlaşılabileceğinden maktulü kendi aracının arka koltuğuna koydukları, maktulün aracını sanık ...'ın kullandığı, ... İlçesi ... Mevkiine kadar geldikleri, burada kaza sebebiyle maktulün öldüğünün düşünülmesi amacıyla bayırdan aşağıya aracı bıraktıkları, ertesi gün aracı köylülerin bulduğu, kaza olduğunu düşünerek kolluk güçlerine haber verdikleri ancak maktulün ateşli silah yaralanması sonucu öldüğü anlaşılmakla kamu davasının açıldığı belirtilmiştir.

Sanıkların olayın hemen akabinde alınan beyanlarından aracı takibe başlamadan içerisindeki kişinin enişteleri ... olduğunu bildiklerinin anlaşıldığı, takip ettikleri aracın arka camında ... ... ... yazısından da aracın eniştelerine ait olduğunun anlaşılmasına rağmen geri dönmeyerek husumetli olmaları sebebiyle takibe devam ettikleri, maktulün sanıkların evlerinden çıktığını görünce uzaklaşmaya başladığı, sanıkların yaklaşık 100 metre gittikten sonra maktulün aracının önüne geçerek aracı durdurdukları, maktule neden geldiklerini sordukları, sanıklar maktulün aracına gittiklerinde araçtan inmediği ancak elindeki bıçağı sanıklara gösterdiği, sanık ...'ın beyanına göre maktulün araçtan inmemesi için kapıyı kapatmaya çalıştığı ancak elindeki bıçağı kendisine sallayınca kapıyı bırakarak 5-6 metre uzağa kaçtığı, maktulün araçtan inmesiyle elindeki bıçak ile sanık ...'ı kolundan yaraladığı, bu sırada sanık ...'ın olay yerinde bulunmasının dışında olaya herhangi bir şekilde müdahil olduğuna dair bir emarenin bulunmadığı, sanık ...'ın da öldürme aşamasında sanık ...'ın müdahalesinin olmadığını beyan ettiği, sanık ...'ın kolundan yaralandığının alınan adli rapor ile de sabit olduğu, maktulün sanığı yaraladığı bıçağın daha sonra olay yerinde bulunduğu, sanık ...'ın bıçak ile kolundan yaralanmasının ardından maktulü vurarak öldürdüğü, her ne kadar sanık ..., diğer sanık ...'ın da benzer şekilde ifade ettiği üzere maktulün kendisini kolundan yaralamasının ardından kendini kurtarmak için maktulün öncelikle ayaklarına doğru ateş ettiğini, maktulün ısrarla bıçakla üstüne gelmesi ve bıçağı savurması üzerine birkaç kez daha ateş etmek zorunda kaldığını beyan etmiş ise de üzerine atılı eylemin meşru savunma kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, maktulün aracını ne için geldiğini sormak üzere önünde durmak suretiyle durduklarında da elinde bıçak olduğunu gördükleri, buna rağmen olay yerinden çalışır vaziyetteki araçları ile ayrılmadıkları, kaldı ki sanıkların iki kişi olduğu, maktulün bıçakla sanık ...'ın koluna doğru hamle yapması halinde dahi olay yerindeki araçlarına binerek olay yerinden kaçabilecekleri, buna rağmen sanıkların ısrarla olay yerinde kaldıkları ve sanık ...'ın maktulü silah ile ateş ederek vücuduna dört kez isabet edecek şekilde öldürdüğü, maktulün elindeki aletin bıçak, sanık ...'ın elindekinin ise silah olduğu düşünüldüğünde öldürmeye elverişli aletler arasında da eşitlik bulunmadığı, kaldı ki bir kez ateş etme ya da farklı yönlere ateş etme imkanı ve araç ile kaçma imkanı bulunan sanık ...'ın dört kez isabet edecek şekilde maktulü vurmuş olmasının da amacının gerçekleşmesi kesin ve net olan haksız saldırıyı önlemekten/savuşturmaktan ziyade öldürmeye yönelik olduğunu açık şekilde ortaya koyduğu, bu anlamda sanık ...'ın maktulü öldürmeseydi kendisinin öleceği yönündeki savunmasının tamamen suçtan kurtulmaya yönelik olduğu, sanık ...'ın beyanlarının da sanık ... ile vurulma anına ilişkin benzer olmasının öz kardeş oldukları düşünüldüğünde hayatın olağan akışına uygun olup amacının sanık ...'ı cezadan kurtarmak olduğu şeklinde değerlendirildiği belirtilmiştir.

 

Sanık ...'ın olay yerine abisi sanık ...'ın yanına gitmekten ziyade sanık ...'ın maktule yönelik öldürme eylemine herhangi bir şekilde iştirak ettiğine, olay anında sanığa yardım ettiğine ya da maktulü öldürmeye yönelik aldıkları ortak karar ile olay günü maktulün peşine düştüklerine dair sanığın savunmasının aksini gösterir şekilde dosya kapsamında kesin ve net herhangi bir delilin bulunmadığı anlaşılmakla sanık ...'ın kasten öldürme suçuna iştirak ettiği veya müşterek fail olarak hareket ettiği sabit olmadığından beraatine karar vermek gerektiği belirtilmiştir.

Sanık ... yönünden ise meşru savunma koşullarının oluşmadığı anlaşılmış olmakla birlikte olay anını gören herhangi bir tanığın olmadığı, maktulün de vefat etmiş olduğu, bu anlamda sanık savunmalarının büyük önem arz ettiği, sanıkların maktulün aracını durdurup niye geldin şeklinde sormaları üzerine maktulün "karını almaya geldim" diyerek sanığa küfür ettiği, araçtan inmesinin ardından elindeki bıçak ile "seni öldürürüm" diyerek sanığın üzerine geldiği, sanığın maktulün kendisine hamle yapmasıyla kolundan bıçak ile yaralandığı, bunun üzerine maktulü vurarak öldürdüğü, sanığın beyanı ile örtüşecek şekilde kolundan yaralanmış olduğunun dosya arasındaki adli rapordan da anlaşıldığı, olay sırasında maktul tarafından kullanıldığı iddia edilen bıçağın da olay yerinde ele geçirildiği, bu çerçevede maddi delillerle de desteklenen ve aksi ispatlanamayan sanık savunmasına göre sanığın haksız tahrik altında üzerine atılı kasten öldürme eylemini gerçekleştirdiğinin sabit görüldüğü ve sanık savunmasına bu bakımdan itibar edildiği, bu çerçevede olay günü sanığın itibar edilen beyanına göre maktulün olay günü husumetli olmalarına rağmen sanığın evinin fotoğrafını çektiği, (maktulün telefonundan son çekilen görüntülerin sanıkların yayla evine ait olduğunun anlaşıldığı), sanıkların bu durumu fark edip peşine düşmelerinin ardından durdurulmasıyla birlikte sanığın neden geldin şeklindeki sorusuna eşini hedef alır şekilde ilk hakaret edenin sanık beyanına göre maktul olduğu, yine sanık savunmasına göre aracından çıkarak sanık ...'ı ölümle tehdit ederek elindeki bıçak ile kol bölgesinden yaralayanın da maktul olduğunun anlaşıldığı, maktulün kendisine yönelik hakarette bulunması ve bıçakla yaralanmasının etkisiyle bu haksız eylemler sebebiyle duyduğu elem ve öfke ile üzerine atılı suçu işlediği, haksız tahrikin boyutu gözetilerek 17 yıl 6 ay hapis cezası olarak belirlendiği, sanık ...'ın enişteleri olan maktulü öldürdükten sonra teslim olmak ya da yardım istemek yerine diğer sanık ... ile birlikte cesedi araç içerisine koyarak kaza görünümü vermek amacıyla uçurumdan yuvarlamış olmaları, maktulün öldürüldüğü silahı olay sonrasında saklamış olmaları, üzerilerindeki kanlı elbiseleri ve ayakkabıları da sobada yakmış olmaları, sanık ...'ın ısrarla nedamet göstermek yerine maktulü öldürmemesi halinde kendisinin öleceğini beyan etmesi göz önüne alındığında, sanığın anlatılan fiilden sonraki bu olumsuz davranışları, sübut bulan dosya kapsamına göre ve dosya kapsamında tespit edilen kişiliği sebebiyle hakkında takdiri indirim uygulanmadığı, maktulün öldürülmesine ilişkin olaydan sonra diğer sanık ... ile gerçekleştirdiği eylemlerine ilişkin olarak sanık ... hakkında suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme suçundan değerlendirme yapılması amacıyla ihbarda bulunulduğu, Yunak Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 26.04.2022 tarihli ve 2022/106 esas sayılı iddianamesiyle sanık ... hakkında suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan iddianame düzenlendiği, sanık hakkında açılan kamu davasının bu dosya ile birleştirilmesine karar verildiği, yapılan yargılama neticesinde sanık ...'ın, sanık ..., maktulü öldürdükten sonra sanık ... ile birlikte cesedi araç içerisine koyarak kaza görünümü vermek amacıyla uçurumdan yuvarladığı, maktulün öldürüldüğü silahı olay sonrasında sakladığı, üzerlerindeki kanlı elbiseleri ve ayakkabıları da sobada yaktıkları anlaşıldığından sanık ...'ın suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçu sabit görülerek cezalandırılmasına, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği belirtilmiştir.

 

Sanıkların savunmaları, katılan beyanı, tanıkların anlatımları, ölü muayene ve otopsi tutanağı, adli raporlar, kriminal raporlar, nüfus ve adlî sicil kayıtları, kolluk tutanakları dava dosyasında mevcuttur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmemiştir.

IV. GEREKÇE

A. Sanık ... Hakkında Kurulan Hükme Yönelik Katılan Vekilinin, Sanık ... Müdafiinin Temyiz Sebepleri Yönünden

Suç tarihi 26.05.2020 olmasına rağmen, karar başlığında 27.05.2020 olarak gösterilmesi suretiyle 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendine aykırı davranılması, hukuka aykırı bulunmuş ise de söz konusu hukuka aykırılık mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hatası olarak kabul edilmiştir.

Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, alınan tüm raporların yeterli ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği, sanığın maktulü öldürme kararını ne zaman aldığının, bu kararı verdikten sonra aradan soğukkanlılığa kavuşacak kadar makul bir süre geçmesine rağmen öldürme kararında sebat ettiğinin ve belli bir hazırlıkla eylemini gerçekleştirdiğinin kesin olarak saptanamadığı, bu itibarla tasarlamanın koşullarının bulunmadığı, olayın oluş şekli gözetildiğinde canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürmenin unsurlarının bulunmadığı, meşru savunma ve sınırının aşılması koşullarının oluşmadığı, dosya içeriğinden varlığı anlaşılan, maktul tarafından sanığa yönelen ve haksız tahrik oluşturan söz ve eylem bulunduğundan haksız tahrik indirimi yapılmasının ve haksız tahrikin niteliği ve ulaştığı boyut dikkate alındığında belirlenen ceza miktarının isabetli olduğu, takdiri indirimin Mahkemenin takdir yetkisi kapsamında, yasal, yerinde ve yeterli gerekçelerle sanık hakkında uygulanmamasına karar verildiği anlaşıldığından, katılan vekilinin, sanık ... müdafiinin temyiz sebeplerinin incelenmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B. Sanık ... Hakkında Kurulan Hükme Yönelik Katılan Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden

Suç tarihi 26.05.2020 olmasına rağmen, karar başlığında 27.05.2020 olarak gösterilmesi suretiyle 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendine aykırı davranılması,

 

Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanık ...'ın asli fail olarak olaya katıldığına dair somut delil bulunmaması ancak diğer sanık ...'ın maktulü öldürmesi sırasında yanında bulunarak suçun işlenmesini kolaylaştırması, maktulün ölümünden sonra diğer sanık ... ile birlikte cesedi araç içerisine koyarak kaza görünümü vermek amacıyla uçurumdan yuvarlamaları, maktulün öldürüldüğü silahı olay sonrasında saklamaları, üzerlerindeki kanlı elbiseleri ve ayakkabıları da sobada yakmaları karşısında, sanık ...'ın diğer sanık ...'ın maktulü öldürme eylemine 5237 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamında yardım eden sıfatıyla katıldığı gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ile kasten öldürme suçundan beraatine, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi,

Hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR

A. Sanık ... Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden

Gerekçe başlığı altında (A) paragrafında açıklanan nedenlerle ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 18.01.2023 tarihli ve 2023/138 Esas, 2023/167 Karar sayılı kararında katılan vekili, sanık ... müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda eleştiri nedeni dışında hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun'un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Hükmolunan ceza miktarı ve tutuklulukta geçen süre göz önüne alındığında, sanık ... müdafiinin tahliye talebinin REDDİNE,

B. Sanık ... Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden

Gerekçe başlığı altında (B-1) ve (B-2) paragraflarında açıklanan suç tarihinin yanlış yazıldığına ve sanık ...'ın yardım eden olarak cezalandırılması gerektiğine ilişkin nedenlerle katılan vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 18.01.2023 tarihli ve 2023/138 Esas, 2023/167 Karar sayılıkararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, oy çokluğuyla BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca ... Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

02.2024 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY

Suça iştiraki için öncelikle faillerin bir suçu işlemek konusunda iştirak iradelerini ortaya koymaları ve anlaşmaları gerekir. İştirak iradesi suç işlenmeden önce veya en geç suçun işlenmesi sırasında ortaya çıkmış olmalıdır. İştirak iradesinin mevcudiyeti için, her şerikin diğer faillerle birlikte belirli bir suçun işlenmesine katıldığını bilmesi gerekir. İştirakin kabulü için failde, suça iştirak iradesi olmalıdır.

 

Yani suça katılanlar önceden, belli bir suçu işleme konusunda aralarında anlaşmalı, irade birliğine varmalıdırlar. Kararlaştırılan bir suç işlenirken, faillerden birisinin diğerlerinden habersiz bir başka suçu daha işlemesi halinde ise önceden anlaşma olmadığı için, ikinci failin icrasına yardım etmeyen diğer failler, bu suçtan sorumlu tutulmazlar. Herhalde failin başkasının fiiline katıldığını bilmesi ve bunu istemiş olması lazımdır. İstenmemiş olan neticenin husulünde her failin sadece tesadüfî olarak fiillerinin birleşmiş olması iştirake yeterli değildir. Bir suça iştirak ettiğini bilmeyen kimsenin bu cehaleti kastı ortadan kaldırır. İştirak halinde suç işlenmesi halinde, iştirakin nevini saptamak için faillerin karar verme ve icra safhalarındaki tüm hareketlerinin nazara alınması ve topluca değerlendirme yapılması gerekmektedir. Kast insanın iç dünyası ile ilgili bir kavram olup, kastın açıkça ifade edilmediği durumlarda, iç dünyaya ait bu olgunun dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak belirlenmesi yoluna gidilmektedir.

Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin saptanması için, eylemin bir evresindeki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp, tüm kanıtların birlikte değerlendirilmesi gerekir. Suç işleme kararının aynı suç konusunda alınması gerekir.Yeni ceza yasası kusur teorisini benimsediğini ileri sürmesine rağmen, iştirak konusunda irade teorisini esas almış gözükmektedir. Zira kusur teorisi nedensellik bağından sarfı nazar edemez. İştirak anlaşmasına konu

hareket işlenirken kastı aşan bir netice meydana gelmişse, bundan tüm ortaklar kusurları derecesinde sorumlu olurlar.

İştirak anlaşmasına konu suç dışında bir suç işlenmişse, ortakların sorumluluğu bu suça iştirak etmiş sayılıp sayılmayacakları hususunun tespitinden sonra tayin edilmelidir.

Bu açıklamalar ışığında; Çoğunluk görüşüne göre Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanık ...'ın asli fail olarak olaya katıldığına dair somut delil bulunmaması ancak diğer sanık ...'ın maktulü öldürmesi sırasında yanında bulunarak suçun işlenmesini kolaylaştırması, maktulün ölümünden sonra diğer sanık ... ile birlikte cesedi araç içerisine koyarak kaza görünümü vermek amacıyla uçurumdan yuvarlamaları, maktulün öldürüldüğü silahı olay sonrasında saklamaları, üzerlerindeki kanlı elbiseleri ve ayakkabıları da sobada yakmaları karşısında, sanık ...'ın diğer sanık ...'ın maktulü öldürme eylemine 5237 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamında yardım eden sıfatıyla katıldığı gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ile kasten öldürme suçundan beraatine, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi, Hukuka aykırı bulunmuş ise de;

 

İlk Derece Mahkemesinin yerinde görülen gerekçesinde belirtildiği üzere,

Sanıkların olayın hemen akabinde alınan beyanlarından aracı takibe başlamadan içerisindeki kişinin enişteleri ... olduğunu bildiklerinin anlaşıldığı, takip ettikleri aracın arka camında ... ... ... yazısından da aracın eniştelerine ait olduğunun anlaşılmasına rağmen geri dönmeyerek husumetli olmaları sebebiyle takibe devam ettikleri, maktulün sanıkların evlerinden çıktığını görünce uzaklaşmaya başladığı, sanıkların yaklaşık 100 metre gittikten sonra maktulün aracının önüne geçerek aracı durdurdukları, maktule neden geldiklerini sordukları, sanıklar maktulün aracına gittiklerinde araçtan inmediği ancak elindeki bıçağı sanıklara gösterdiği, sanık ...'ın beyanına göre maktulün araçtan inmemesi için kapıyı kapatmaya çalıştığı ancak elindeki bıçağı kendisine sallayınca kapıyı bırakarak 5-6 metre uzağa kaçtığı, maktulün araçtan inmesiyle elindeki bıçak ile sanık ...'ı kolundan yaraladığı, bu sırada sanık ...'ın olay yerinde bulunmasının dışında olaya herhangi bir şekilde müdahil olduğuna dair bir emarenin bulunmadığı, sanık ...'ın da öldürme aşamasında sanık ...'ın müdahalesinin olmadığını beyan ettiği, sanık ...'ın kolundan yaralandığının alınan adli rapor ile de sabit olduğu, maktulün sanığı yaraladığı bıçağın daha sonra olay yerinde bulunduğu, sanık ...'ın bıçak ile kolundan yaralanmasının ardından maktulü vurarak öldürdüğünün,

Sanık ...'ın olay yerine abisi sanık ...'ın yanına gitmekten ziyade sanık ...'ın maktule yönelik öldürme eylemine herhangi bir şekilde iştirak ettiğine, olay anında sanığa yardım ettiğine ya da maktulü öldürmeye yönelik aldıkları ortak karar ile olay günü maktulün peşine düştüklerine dair sanığın savunmasının aksini gösterir şekilde dosya kapsamında kesin ve net herhangi bir delilin bulunmadığı anlaşılmakla sanık ...'ın kasten öldürme suçuna iştirak ettiği veya müşterek fail olarak hareket ettiği sabit olmadığından beraatine karar vermek gerektiğinin belirtilmesi,

Bununla birlikte sanık ...'ın olay yerine giderken üzerine ateşli veya delici kesici mahiyette herhangi bir silah almaması, sanık ... ile maktulü öldürmeye olay yerine giderken karar vermeleri durumunda sanık ... dışında da sanık ...'ın da olay yerine giderken aracta veya üzerinde herhangi bir silah bulundurması taşıması veya kullanması gerektiği halde bu şekilde davranmamış olması,

Sanık ...'ın olay sırasında maktule yönelik herhangi bir fiziki müdahalesinin bulunmaması,

Sanık ... ile sanık ... olay yerine giderlerken maktulün öldürmesi amacıyla hareket etmeleri durumunda maktulün aracı durdurulduğu zaman sanık ...'ın maktulün aracından inmesine bile fırsat vermeden veya araçtan indikten sonra kendisine saldırıp sol kolunda ... ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına fırsat vermeden tabanca ile atışlara başlaması gerektiği veya sanık ...'ında herhangi bir aletle maktule saldırması gerektiği,

 

Sanık ...'ın diğer sanık ... tarafından da doğrulanan savunmasında belirttiği üzerine maktul ...'un araçtan inmesini engelemesinin olayın daha fazla büyümesini engelmeye yönelik olduğu, bu durumun sanık aleyhine değerlendirilmemesi gerektiği,

Sanık ...'ın olay yerinde bulunmasının eyleme katıldığını göstermeyeceği, fonksiyonel sonuca etkili suç işlemeyi kolaylaştıran destekleyen, maktulün savunmasını zorlaştıran veya sanık ...'ın tabanca ile atış yapmasını kolaylaştıran bir davranış olarak değerlendirilemeyeceği,

Yine sanık ... acısından olay öncesinde böyle bir olayın yaşanacağı daha önceden hiç konuşulmadığı veya olay tahmin bile edilemeyeceği için bu hareketin TCK'nın 39/2-a maddesinde belirtilen a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek. b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak. c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklindeki unsurlardan her hangi birisinin uygulanma koşullarının oluşmadığı gibi,

Sanık ... maktulü vurduktan sonra sanık ...'ı maktulün aracını kullanması ... ilçesi sınırlarındaki bölgede maktul ...'in kendi aracı ile kaza yapmış süsü vererek aracı olay yerinden uzağa bırakmaları şeklindeki eylemlerin de TCK'nın 283/1. maddesinde düzenlenen suçluyu kayırma (sırf suç işleyen kimseyi araştırma, yakalanma, tutuklanma veya hükmün infazından kurtarmak) suçunu ve TCK'nın 281 nci maddesinde düzenlenen suç delillerini yok etme gizleme veya değiştirme suçunu oluşturabileceği,

Olaydan sonra diğer sanık ... ile gerçekleştirdiği eylemlerine ilişkin olarak sanık ... hakkında suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme suçundan değerlendirme yapılması amacıyla ihbarda bulunulduğu, Yunak Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 26.04.2022 tarihli ve 2022/106 esas sayılı iddianamesiyle sanık ... hakkında suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan iddianame düzenlendiği, sanık hakkında açılan kamu davasının bu dosya ile birleştirilerek yapılan yargılama neticesinde sanık ...'ın, sanık ..., maktulü öldürdükten sonra sanık ... ile birlikte cesedi araç içerisine koyarak kaza görünümü vermek amacıyla uçurumdan yuvarladığı, maktulün öldürüldüğü silahı olay sonrasında sakladığı, üzerlerindeki kanlı elbiseleri ve ayakkabıları da sobada yaktıkları anlaşıldığından sanık ...'ın suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçu sabit görülerek cezalandırılmasına, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği göz önünde bulundurularak,

Sanık ...'ın maktulün öldürülmesine iştirak suçundan CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmesi gerektiği görüşündeyiz.

 

Hukuki Yardım ve Danışmanlık İçin Bize Ulaşabilirsiniz | 0544 324 16 34 |

WhatsApp İletişim

0544 324 16 34